Najla’nın Spontane Girişimi “Kareemat”: Suriye’den Kilis’e ve Dünyaya
Son mücadeleler sırasında hatta bundan önce pek çok Suriyeli kadın hikâyesi duymuşuzdur fakat Najla’nın hikâyesi diğerlerinin arasında öne çıkıyor. Onunkisi bir eğitim ve mücadele hikâyesi.
Aslen Halep kırsalının kuzeyindeki A'zaz şehrinden olan Najla ve ailesi, babasının polislik mesleği nedeniyle çok yer değiştirmiş. Dara'a'da doğan kahramanımız, ardından ailesiyle birlikte Halep'e gitmeden önce ilkokul yıllarının çoğunu geçirdiği Şam'a taşınmış. İkinci sınıfta yemek pişirme, çamaşır yıkama, ütü gibi ev işlerini öğrenmesi için okuldan alınmış. Tanınan bir imam ve Arapça öğretmeni olan büyükbabası, iyi bir eş ve ev hanımı olarak gelecekteki görevlerini yerine getirebilmesi için bu eğitimleri almasını uygun görmüş.
Najla, özellikle ev işlerinden sorumlu olmaya başladıktan sonra, erkek kardeşlerinin yetişmesinde önemli bir rol oynamış. Onu "genç anne" olarak gören kardeşleri ona aşırı derecede bağlanmış. Tüm bu sorumluluğa rağmen sebat etmiş ve çok sevdiği Arap dilini güçlendirerek kendini eğitmeye devam etmiş. 18 yaşına geldiğinde eğitimini evlendikten sonra tamamlama şartıyla nişanlanmış. Daha sonra evlenerek, ortaokul ve lise diplomasını aldığı Şam'da yaşamını sürdürmüş. Lise diplomasını almak oldukça zor olmuş. Günlük ev işleri, evden eğitim, eğitime uzun süre ara vermek zorunda olmak ve büyük oğlu Hussein’in doğumu bu süreci etkilemiş.
Tüm bunların yanında ikamet ettiği Şam'da satmak için Türkiye'den kıyafet ithal ederek kendi yöntemleriyle ailesini maddi olarak güvence altına almaya çalışmış. Lise diplomasını aldıktan ve Arap dilini daha da geliştirdikten sonra, ilkokul öğrencilerine özel dersler vermeye başlamış. Tüm öğrenciler Najla’nın öğretim yöntemleri sayesinde çok başarılı olmuşlar.
Ayrıca Najla, sakinlerinin kamu tesislerini temizleme, rüşvete karşı kampanya yapma, sigarayı boykot etme, Sheikh Jawdat Saeed’in şiddet karşıtı görüşlerini takip ve teşvik etme gibi sosyal ve ulusal faaliyetlere katılımıyla ünlü bir şehir olan Daraya'daki genç erkek ve kadınlarla olumlu ilişkiler geliştirmiş.
Ailesinin kökenine atıfta bulunarak ona “Al-Halabiya” lakabını vermişler. Misafirperver Najla evinin kapılarını birçok aktiviste açarak buluşma yeri sağlamış. Rejimin şiddetli baskı ve tutuklamalarla karşılık verdiği küçük bir eylem sonrasında, Suriye Devrimi'nin maceralarına katılmaya 2011 yılında Al-Salihiya kasabasında karar vermişler.
Daraa'daki olaylardan sonra her Cuma, Daraya'da halk devrimci eylemlerine katılan Najla, diğer kadınların da eylemlere katıldığı güne kadar erkeklerin düzenlediği kadın eylemlerinde yer almış. Olağan sansürden kaçınmak için telefon görüşmelerinde kullandıkları şifreli dili hiç unutmuyor; “Ebu Taha amcanın evinden üzüm sepetini almayı unutma!”, yani Cuma günkü gösteri için Taha Camii'nden yola çıkılacak!
Najla'nın evi, gösteriler sırasında insanların taşıdığı pankart ve posterlerin hazırlandığı bir atölyeye dönüştürülmüş. 1 Mayıs'ta güvenlik güçleri eve baskın yapmışlar. Fakat o tarihte genç kadın ve ailesi kız kardeşinin nişanı için Halep’te bulunuyorlarmış. Erkekler ertesi gün döndükleri için kocasını tutuklamışlar.
O anı çok net hatırladığını belirtiyor. Çünkü o ana kadar çocuklarının ebeveynlerinin devrimci faaliyetlere katılımı hakkında ne ölçüde bilgi sahibi olduğunun farkında değilmiş. Güvenlik güçleri kocasının kimliğini ve telefonunu istediğinde, on bir yaşındaki oğlu Hussein içgüdüsel olarak hafıza kartını telefondan çıkarıp, tüm gösterilerin ve eylemlerin video kayıtlarını boşalttıktan sonra teslim etmiş. O videolar güvenlik güçlerinin eline geçmiş olsaydı, Najla'nın kocasına büyük zarar verebilirmiş.
Kocasının tutuklanması yetmezmiş gibi, babası ve amcasının eylemcileri korudukları iddiasıyla tutuklanmaları onun için yıkıcı olmuş; "Onun için ruhumu feda etmeye hazırdım." Kardeşlerinin tutuklanmasından korkarak onları saklamak için hemen Halep'e gitmiş. Babası ve amcasının nerede tutulduğunu bulmaya çalışmış, Sonrasında beklenmedik bir şekilde memurlarının gaddarlığıyla ünlü olduğu bir güvenlik şubesinin dışına çıkarıldıklarını öğrenmiş. Memurlar, babası ve amcasını gözleri, el ve ayak bilekleri bağlanmış halde bir otobüse bindiriyorlarmış. Kardeşleriyle birlikte kalenin yakınındaki sivil hapishaneye kadar otobüsü takip etmişler. O an o cesaretin nereden geldiğini anlamadan avukat olduğunu iddia ederek içeri kadar girmiş. Bugün adını hala hatırladığı müfettişin ofisine kadar girebilmeyi başarmış. Çıplak ayaklı babası ve amcasının bedeninde vahşetin ve işkencenin izlerini görmüş. Düşünmeden, birini babasına diğerini amcasına vermek için sandaletlerini çıkarmış.
Odadaki memur onu fark edince yanına çağırmış, babasının ve amcasının yaşını ve sağlık durumlarını hiçe sayarak kadını aşağılamaya ve tehdit etmeye başlamış. Bitmek bilmeyen tehditler, saldırgan bir dil Ramazan ayında uzun bir oruç günü boyunca devam etmiş. Ardından memur Najla elini öpmeyi kabul ederse, babası ve amcasının serbest kalacağını söylemiş. Küçük düşürülmüş hisseden Najla kabul etmek zorunda kalmış. Tek istediği ailesini korumakmış. Serbest bırakıldıktan sonra A'zaz'ın hafızasında sonsuza kadar kalacak olan popüler resepsiyona gitmişler.
Bitmek bilmeyen tehditler, saldırgan bir dil Ramazan ayında uzun bir oruç günü boyunca devam etmiş. Ardından memur Najla elini öpmeyi kabul ederse, babası ve amcasının serbest kalacağını söylemiş. Küçük düşürülmüş hisseden Najla kabul etmek zorunda kalmış. Tek istediği ailesini korumakmış. Serbest bırakıldıktan sonra A'zaz'ın hafızasında sonsuza kadar kalacak olan popüler resepsiyona gitmişler.
Genç kadın daha sonra, memurun onu yapmaya zorladığı şeyden etkilenerek odasına çekilmiş; ancak endişelerinin burada bitmediğinin de farkındaymış. Daraya'ya dönüp ve kocası ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep etmek için Hava Kuvvetleri İstihbarat karargâhının önünde bir oturma eylemine katılmış. Serbest bırakıldıktan sonra, özellikle yoldaşlarının ve arkadaşlarının çoğunun tutuklanmasının ardından Daraya'da kalmanın riskli olduğunu düşünmüş. Bu nedenle, askeri baskı nedeniyle kısmen yıkılan A'zaz'dan ayrıldıktan sonra ailesinin bulunduğu Halep'e taşınmaya karar vermiş. Rejim güçleri gittikten sonra ailesiyle birlikte A’zaz'a dönmeden önce burada bir süre kalmış. Gösterilere katılmak ve savaştan etkilenen aileleri ziyaret etmek için birkaç günde bir Halep'e gitmeye devam etmiş.
15 Ağustos 2012'de A'zaz’a varil bombalarıyla saldırı düzenlenmiş. O an Najla ve ailesi her şeyi geride bırakarak Türkiye'ye taşınmış ve orada yeni bir sayfa açmış.
Başlangıçta genç kadın, özellikle o dönemde Suriye'de yaşanan gelişmelerle birlikte yurt dışında yaşamasının imkânsız olduğunu ve yakında memleketine döneceğini düşünmüş. Aile, Kilis'te Arap tarzı bir ev bulana kadar mücadele etmiş. Buldukları ev kötü durumdaymış fakat kiralayıp ev sahiplerinin yardımıyla restore etmişler.
Kilis'te süt ve bebek bezi dağıtan bir kamyonetin yanında Suriyeli kadınları sıra halinde görmek Necla'yı çok üzmüş. Yanında çok sayıda çocuğun bulunduğu bazı kadınlarla konuşmaya çalışmış ve onların Halep'in kuzey kırsalından geldiklerini ve terzilik yaptıklarını öğrenmiş. Daha sonra onlara yardım etmek için bir girişim başlatma ihtiyacı duymuş.
Türk evinin sahibini ziyaret etmiş, ortak bir dil konuşamamalarına rağmen borç para istemiş. Ev sahibi de o sırada evinde temel eşya bulunmadığı için kendisinin ihtiyacı olduğunu düşünerek 1000 Türk Lirası borç vermiş. Ancak Najla, bir miktar yün iplik satın almış ve 18 kadını daha sonra onları desteklemek için satacağı ürünleri hazırlamaya davet etmiş. Fakat bu işe başlarken hiçbir planı yokmuş.
Kendisi ve ailesi için bir miktar mali istikrar sağlamak adına sağlık personeli olarak bir kuruluşta çalışmanın yanı sıra bu kadınlarla periyodik olarak iletişime geçmeye başlamış. Onları yakından tanıdıktan sonra birlikte çalıştığı kadınların ihtiyaçlarını tespit etmiş ve onlara psikososyal grup destek seansları sağlamış. Ayrıca ilgilenilmesi gereken vakaları uzman kuruluşlar aracılığıyla takip edebilmiş.
Türk ev sahibi, Najla'nın borç isteme sebebini anlayınca, kadın ürünlerinin sergilendiği bir sergi düzenlemek üzere onu yerel bir yetkiliyle görüşmeye götürmüş. Serginin yeri belirlendikten sonra yetkilinin talebi üzerine etkinlikte dağıtılmak üzere Suriye yemekleri de hazırlamışlar. Amaç, Najla'nın sonradan anladığı gibi Suriye mutfağını tanıtmak değil, sergiyi ziyaret edenlere satış yapmakmış. Tüm ürünler satılarak kazanılan para kadınlara verilmiş. Najla, ev sahibine olan borcunu da böylelikle ödeyebilmiş. İkinci bir sergiye hazırlanmak için mütevazı bir meblağ bile kalmış.
Suriyeli kadınlar Najla'nın girişimine katılmak için akın etmişler. Yılda 10 sergi açan 45 kadını bir araya getirmeyi başarmış. Kararlılığı ve kurduğu ilişkiler sayesinde, ilkel malzemeden geliştirilen ürünleri, tüketicilerin farklı ihtiyaç ve zevklerini dikkate alan daha iyi ve kaliteli ürünlere dönüştürerek pazarlamışlar.
“Suriye ve Bosna'da Değişim İçin Çalışan Kadınlar” konulu konferans için Bosna Hersek'e davet edilmiş. Orada, Türkiye'de Suriyeli kadınlarla yaptığı çalışmaları tanıtıp, Facebook hesabını paylaşmış. İsteklerini ve ihtiyaçlarını dile getiren Najla çalışmalarını daha da geliştirmek için fon alabilmiş. Türkiye'ye döndüğünde, faaliyetlerini, kadınların kendilerini evlerinde hissetmeleri için Levanten tarzında yenilediği bağımsız bir merkeze taşıyabilmiş. Ayrıca dikiş, yün dokuma, okuma yazma, İngilizce ve Türkçe kursları başlatmış. Çalışan anneler için merkezde çocuk odası da oluşturulmuş. Ayrıca, aynı yerel yetkilinin desteğiyle bu girişim, Arapça'da cömert kadınlar anlamına gelen “Kareemat” adı altında bir organizasyon olarak ruhsatlandırılmıştır.
Türkiye'ye döndüğünde, faaliyetlerini, kadınların kendilerini evlerinde hissetmeleri için Levanten tarzında yenilediği bağımsız bir merkeze taşıyabilmiş. Ayrıca dikiş, yün dokuma, okuma yazma, İngilizce ve Türkçe kursları başlatmış. Çalışan anneler için merkezde çocuk odası da oluşturulmuş. Ayrıca, aynı yerel yetkilinin desteğiyle bu girişim, Arapça'da cömert kadınlar anlamına gelen “Kareemat” adı altında bir organizasyon olarak ruhsatlandırılmıştır.
Najla, bu “Barışçıl Hareket” içindeki yoldaşlarıyla işbirliği içinde, yeni merkezin çeşitli departmanlarında yönetici pozisyonlarını üstlenmeleri için nitelikli kadınları, özellikle de birinci nesil dokumacıları eğitmiş. Faaliyetleri, Belçika'da bir sergi düzenleyebilecekleri noktaya kadar gelişmiş. Ardından şehit olan ilk Suriyeli kız çocuğunun anısına “Hajar” adını verdikleri oyuncak bebeği üretmişler. Oyuncak, kızın Amerika Birleşik Devletleri'ne taşınmış olan ailesi üzerinde olumlu ve rahatlatıcı bir etki bırakarak popülerlik kazanmış.
Najla ve meslektaşları, psikolojik destek için yeni bir departman kurmanın yanı sıra, sığınma ülkesindeki Suriyeli kadınların yeni durumunun dayattığı ihtiyaçlardan yola çıkarak bilgisayar ve Türkçe dil kurslarını daha da geliştirmişler.
Merkez, belediyenin dikkatini çekmiş ve kendileriyle beş yıllık bir ortaklık kurulmuş. Sonuç olarak Kilis, Suriyeli mültecilerin Türkiye'ye entegrasyonu ve yerel makamlarla koordineli olarak etkin faaliyetleri konusunda bir örnek teşkil etmiştir. Merkez ve belediye ortaklaşa Türk bakanları ve yetkilileri ağırlamışlar. Belediye başkanı ayrıca Najla'ya Türk kadınları için benzer merkezler oluşturmak adına birlikte çalışmayı önermiş. Bu teklifin, planlama, hazırlama ve pazarlama projeleri geliştirerek memnuniyetle parçası olabileceği bir girişim olduğunu düşünmüş. Çabaları, hem vatandaşlara hem de mültecilere hizmet veren 11 Türk merkezinin açılmasıyla sonuçlanmış.
Merkez, belediyenin dikkatini çekmiş ve kendileriyle beş yıllık bir ortaklık kurulmuş. Sonuç olarak Kilis, Suriyeli mültecilerin Türkiye'ye entegrasyonu ve yerel makamlarla koordineli olarak etkin faaliyetleri konusunda bir örnek teşkil etmiştir. Merkez ve belediye ortaklaşa Türk bakanları ve yetkilileri ağırlamışlar. Belediye başkanı ayrıca Najla'ya Türk kadınları için benzer merkezler oluşturmak adına birlikte çalışmayı önermiş. Bu teklifin, planlama, hazırlama ve pazarlama projeleri geliştirerek memnuniyetle parçası olabileceği bir girişim olduğunu düşünmüş. Çabaları, hem vatandaşlara hem de mültecilere hizmet veren 11 Türk merkezinin açılmasıyla sonuçlanmış.
Sergiler ara vermeden devam etmiş. 2016 yılında dilencilere iş imkânı sağlanarak ve ihtiyaçları karşılanarak Kilis'te dilencilik uygulaması tamamen durdurulmuş.
"Kareemat"ın yaptığı iş için teşekkürler gecikmemiş. İlk ödüllerini Al-Sharq Forum'dan küçük işletmeler için 2016'da alırken, Najla 2017'de Katar'da bilimsel yeterlilik birincilik ödülü ile onurlandırılmış. Kurumun ünü Türkiye'de de yayılmış. Najla, IŞİD'in yükselişiyle militarizasyon karşısında çocukları ve meslektaşlarıyla birlikte yürüttüğü faaliyetler ve gençleri okula dönmeye teşvik etme çabaları sonucunda New York'ta Barış İnşası ödülünü kazanmış.
“Kareemat”, Birleşmiş Milletler, UNICEF ve Norveç Mülteci Konseyi gibi uluslararası kuruluşlar için hem Türkiye'de hem de Suriye'de programlar uygulayan kapsayıcı bir ortam haline gelmiş. Suriyeli mülteci kadınların nerede olurlarsa olsunlar aktif kalabilmeleri için farklı Körfez ve batı ülkelerine genişlemeye başlamış. Najla'nın önceden herhangi bir planlama yapmadan kendiliğinden başladığı şey, izlenecek bir örnek haline gelmiş. Kökü Suriye'de, kolları Suriyeli kadınların olduğu her yere uzanıyor.